UYGURLARIN SOYKIRIMCISI ÇİN’İN YANINDA YER ALANLAR KATİLİN SUÇ ORTAKLARIDIRLAR !

Uygur Hareketi Direktörü Abbas bu açılmasını Almanya’nın  önde gelen  gazetelerinden   Dünya (World) gazetesinin , 19 Haziran Pazar günkü özel sayısında  yayınlanan “Almanya’nın tarihin doğru tarafında olma şansı  hala var” başlıklı geniş röportajinda dile getirdi.   Berlin Morning Post  ve  Sunday Times  gazetelerinin özel  editörü Daniel Friedrich Sturm tarafından  yapılan mülakat  dünya medyasında    geniş yankı buldu.

Uygur Hareketi İcre Direktörü Ruşen Abbas’in yayınlanan raportaji  şöyle ;  

Çin, Ablam Dr.Gülşen Abbas Benim  Yüzümden  20 yıl Hapis Cezasına Çarptırdı

Çin yönetimi  benim diasporada  ülkem ve mazlum halkımın  çiğnenen temel insan hak  ve hukuklarını gündeme getirdiğim için   insanların  sağlık sorunlarına  yardımcı olmaktan başka hiç bir amacı olmayan  tip doktoru olan Ablam Gülşen Abbas’ı  2018’de   20 yıl hapis cezasına çarptırdı.  Siyasetle hiç ilgisi olmayan, Avrupalılar  gibi  normal giyinen bir doktor olan  Ablam Gülşen Abbas, 2018’de bir gecede “terörist”  suçlaması ile tutuklandı. Ablam insanların acılarına çare  bulmak için didinen  fedakar   bir tıp doktoru idi.  Benim 20118’de  Washington’daki Hudson Enstitisü’nde   Çin’in ülkemdeki Çin tipi toplama kampları  uygulamaları hakkında  yaptığım konuşmamdan  6 gün sonra  göz altına alınmış ve  hapsedilmiştir.   Şu anda  onun nerede tutulduğu ve hayatta olup olmadığı veya nasıl olduğu   konusunda diğer Doğu Türkistan Yurttaşlarım  gibi ben de 5 yıldır, kendisinden hiç bir şekilde haber alamıyorum.

İfşa Olan Sincang Polis Arşiv Belgeleri  Soykırım Gerçeklerini Yansıtıyor

 

 

Geçtiğimiz aylarda dünya medyasına yansıyan “Sincan Polis Arşiv Belgeleri ” Uygurların toplama kamplarında  nasıl tutuldukları ve   onların Çin işgal yönetiminin insanlık dışı  baskı zulüm ve soykırım uygulamalarına nasıl maruz kaldıklarına dair    ayrıntılı  bilgi  ve kanıtları içermekle kalmıyor aynı zamanda  Doğu Türkistan ‘in tarihi sakinleri  ve esas sahipleri olan  Uygurlar, Kazaklar başta diğer tüm Türk halklarının   nasıl tamamen yok edilmek istendiğinin  eşiğinde olduğu gerçeğini ortaya seriyor. Ayrıca  diasporada  yaşayan Toplama Kampı mağduru ve tanıklarının detaylı anlatımları  de  bu belgelerin doğruluğunu kanıtlamaktadır.  Bütün bu bilgiler ve kanıtlar   ÇKP diktatörlüğünün ülkemde yaşayan  Halkıma  yönelik  insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleleri hakkında bizleri  ve dünyayı  aydınlatıyor.

20 yıla mahkum edilen Ablam Dr.Gülşen Abbas’ın durumu  milyonlarca olduğu tahmin edilen  Uygur, Kazak ve diğer Türk halklarının  çeşitli suçlamalarla gözaltına alınıp  kampları hapsedildiğini, Toplama kamplarında beyinlerinin  nasıl yıkandığını  ÇKP yönetiminin ve küresel Şirketlerin  bölgede kurduğu Çin fabrikalarında  tutukluların köle/İşçi olarak nasıl zorla çalıştırıldıkları gözler önüne sermektedir.

 

Çin’in Yanında Yer Alanlar  Aynı Zamanda Katilin Suç Ortaklarıdır

 Gülşen Abbas’in raportajinda  en  dikkat çekici  nokta,   ablasının  ve  Toplama kamplarında haksız ve hukuksuz tutulan  milyonlarca Vatandaşının özgürlüğüne kavuşturulması  için yaptığı mücadelesinin karşılaştığı zorluklardan bahsetmesi ve bu konuda Almanya yönetiminin Çin’in Uygurlara karşı  soykırım uygulamalarına yönelik tutumundan  memnuniyetsizliğini  cesurca dillendirmiş ve tepki göstermiş olmasıdır

Çin işgal yönetimi  günümüzde işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar başta tüm Müslüman Türk halklarını  toptan soykırımla bu dünyadan tamamen yok etmek istemektedir. Uygurları toptan soykırımla yok   etmek isteyen Çin’in yanında yer alan herkes   ÇKP. katilin suç ortağıdır.

Günümüzde BMV ve VW gibi otomobil Firmaları   başta 2 binden fazla  Alman sermayeli şirket şu anda yanı Uygur soykırımının acımasızca uygulandığı bu süreçte  Çin’de faaliyet göstermektedir. Bu şirketler, Çin hükümetinin  Uygurları Köle/İşçi olarak çalıştırılması  ile ürettiklerini yanı  Uygur kanına bulanmış ürünlerden yararlanıyorlar. Tarihte Nazilerin yanında yer alan bazı Alman şirketleri şimdi Çin’in yanında yer almaya devam ediyor. Almanya tarihten ders almalı ve ekonomik kazanç için Çin ile çalışmaya devam etmemelidir.  Almanya’nın  hala tarihin doğru ve gerçek  tarafında  yer alma  şansına sahip olabilir.

ABD’de Önemli olan  Başkan’ın Kim  Olduğu  değil,  İnsani ve Demokratik Değerlerin  Korunması 

ABD başkanının kim olduğu, Beyaz Saray’dan kimin sorumlu olduğu benim için önemli değildir. Bana göre  önemli olan  ülkede insani ve demokratik değerlerin korunmasıdır. 21.yüzyılda  insanlık için   en ağır ve en büyük facia  Çin’in Doğu Türkistan’daki  Çin tipi Toplama Kampları zulmü  ile   etnik soykırım cinayetleridir.  Uygurların bu insanlık dışı  durumunu dikkate almayan ve soykırım cinayetlerini durdurmak için kılını kıpırdatmayarak duyarsız tavır sergileyenlerin   özgürlük, demokrasi ve insan hakları değerlerine  sahip olduklarından  ciddi olarak şüphe duymaktayım.

Uygurlar  Derdimizi anlatıp  Başkalarının  Desteğini Alma   Aşamasından Çoktan Geçtik

Bizler Doğu Türkistanlılar olarak  başkalarına acılarımızı  anlatma, onlarla empati kurma ve  desteklerini elde etme  sürecinden  çoktan geçmiş olduğumuzu düşünüyorum.

Bizler  Doğu Türkistanlılar olarak artık ;

  • Ey İnsanlık,  sizler  işgalci Çin’in Doğu Türkistan’da işlediği insanlığa karşı suçlar ile etnik soykırım cinayetlerine  karşı neden suskun kalıyorsunuz ?
  • Uygurlar ile gerçekten insandaş iseniz  lütfen sesinizi çıkarınız ve bu apaçık  insanlık cinayetine tepki gösteriniz !

sözleri ile  onların insanlık onur ve gururuna  hitap edecek ve insanı  ve vicdanı sorumluluklarını  hatırlatacak  bir aşamaya geldiğimizi düşünüyorum. Çünkü Doğu Türkistan’daki insanlık faciası  sadece bu ülkede yaşayan ve soykırıma maruz kalan Uygurlar, Kazaklar ve diğer Türklerin  değil, tüm  insanlığın   ortak dramıdır.

Ukrayna İçin  Rusya’ya   Yapılanalar  Çin İçin De Uygulanmalıdır

Almanya ve Avrupa Birliği yasalarında zorla çalıştırma ve kölelik yasaktır. Ama  bu yasalar  ihlal edilmektedir. Zorla çalıştırma ve kölelik gerçekten yasadışıysa, Çin için niçin uygulanmıyor ? Bir  insanın  dökülen  kanı karşılığında  diğerinin zengin edilmesi insani ve ahlaki midir ? Uygurlar da  diğerleri gibi Tanrı’nın kulu  değil midir ?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından birçok Alman şirketi Rusya’dan ayrıldı. Ama bu şirketler  etnik  soykırımın yaşandığı Çin’i  neden terk etmiyorlar?

Çünkü Rusya’dan elde ettikleri kâr, Çin’den elde ettiği kârdan daha azdı. Zamanında birçok ülke, Nazilerin ne yaptığını bilerek, onlarla görmedikleri ve bilmedikleri bir şekilde ticaret yapmaya devam ettiler. BM ve  Dünya Ticaret Örgütü(DTÖ)   70 yıl önce  Nazilerini  desteklemeye devam ettiler. Ama bugün durum farklı. Bilgi çağında yaşadığımız için bugün herkes Çin’in   işgalindeki Doğu Türkistan’da ne yaptıklarını çok iyi  biliyorlar. Görmemizlik ve duymamazlıktan  gelmek artık hiç bir şekilde geçerli ve kabul edilebilir asla değildir.  Çin’in Uygur soykırımı ve insanlığa karşı işlediği suçlara karşı  Soykırım karşısında tarafsızlık diye bir şey yoktur.

 Ruşen Abbas : Raportajimin İçeriği Biraz Ağır. Ama Söylediklerim Gerçek

Raportajin yayınlanmasından sonra   özgür Asya(rfa.org/Uyghur) radyosuna  değerlendirmelerde bulunan Ruşen Abbas şunları ifade etti : ” Bu raportajin   konusu çok geniş,  can alıcı ve  hayatı konular idi.  Doğu Türkistan meselesi hakkında bana sorulanlar   çok net, açık ve gerçekleri ortaya koymak için çok yerinde  ve çarpıcı  sorular idi.  Buna karşılık cevaplarım de de biraz ağırca oldu. Ancak söylediklerim  biraz ağır,  çok acı ama   gerçeklerden oluşmaktadır.  Ben bu konuda gerekenleri söylemek durumunda hissettim kendimi.

Özellikle  bazı Alman Şirketlerinin  geçmişte Nazi rejiminin yanında yer alırken, günümüzde Nazilerin yaptıkları etnik soykırımın aynısını   Uygurlara  uygulamak isteyen Çin’in yanında yer alması   kabul edilebilir bir durum  değildir ve  asla affedilemez .    Soykırımcı ÇKP rejimi ile ekonomik işbirliği yapan  Alman şirketleri  Çin’den elde ettikleri menfaatlarından bir an önce vaz geçmezlerse, ileride  Uygurların kanını içmekte olan katil Çin’in  suç ortağı olacakları   ve bunun  hesabının verileceği gerçeğini açık  bir şekilde ortaya koydum. Çin ile Uygurlar üzerinden işbirliği yapmanın sorumluluğunun öncelikle Almanya yönetiminde olduğunu özellikle belirttim.

Raportajimin  tamamının hiç bir değişikliğe uğramadan  Almanya ve dünya medyasında yer alması beni son derece mutlu etmiştir.