Uygur soykırımına karşı çıkmak bir insanlık borcu!   

Source: thediplomat.com

Source: thediplomat.com

(Abdulhakim Idris)

Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar ve diğer Türk toplulukları soykırıma uğratmaya devam ediyor. Milyonlarca Uygur’u Nazilerden ilham alınarak kurduğu toplama kamplarına süren, kadınları zorla kısırlaştıran Çin yönetimine bir tepki de Amerika’da başkan adaylarından Joe Biden’den geldi. Biden yönetimi bir açıklama yaparak Pekin Yönetimi’nin Doğu Türkistan’da yaptıklarını soykırım olarak niteledi. Biden ekibinden gelen bu açıklama bir kez daha Uygur davasının siyaset üstü bir dava olduğunu ve soykırıma dur demenin bir insanlık borcu olduğunu ortaya koydu.

Başkan Adayı Joe Biden’in kampanya yöneticileri bir açıklama yaparak, Komünist Parti’nin uygulamalarını soykırım olarak niteledi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı, “Uygurların ve diğer toplumların Çin’in otoriter hükümetin elinde maruz kaldığı anlatılmaz baskı ’soykırımdır’. Ve Joe Biden buna en güçlü şekilde karşı çıkmaktadır.” Biden’in ABD Başkanı Trump’ın da soykırım olarak tanımlamasının gerektiği belirtilen açıklamada “Trump yönetimi gerçekten bunun ne olduğunu söylemeyi seçerse, bundan sonra Trump yönetiminin harekete geçmek için ne yapacağı sorusu önemlidir. Diğer taraftan, Uygurlara yönelik bu korkunç muameleye göz yumduğu için de özür dilemelidir” ifadeleri kullanıldı.

Çin Komünist Partisi’nin Uygurlara yönelik gerçekleştirdiği zulme karşı Amerika’da başkanlık için aday oyan Joe Biden ekibinden yapılan ve net bir şekilde ortaya koyan ‘soykırım’ tanımlaması Doğu Türkistan’da yaşananlara karşı gösterilen en tepkilerden birini oluşturdu. Amerikan hükümetinin yaptırımlarından sonra muhalefetten de bu şekilde açıklamaların yapılması Uygur davasının siyaset üstü olduğunu ve soykırıma karşı çıkmanın bir insanlık borcu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Bugün, Doğu Türkistan’da Kızıl Dikta, dünyanın gözleri önünde bir toplumu soykırımla yok etme adına her türlü yöntemi uygulamaya devam etti. Özellikle son yıllarda zulmün şiddetini artırdı. Doğu Türkistan’da inşa ettiği binlerce toplama kampını, ‘tatil eğitim merkezi’ adlı yalan propaganda ile dünyaya satmaya çalışan Pekin yönetimi, Uygur neslini yok etmek için kadınları zorla kısırlaştırdı. Çocukları ailelerinden kopardı, anne ve babaları köle olarak çalıştırmaya başladı. Bütün bunları yaparken, başta Müslüman ülkelerin yönetimlerini, batılı ülkeleri ve bir çok önde gelen kurum ve kuruluşu para ile satın alan Komünist Dikta’ya maalesef yeterince ses çıkmadı. Özellikle Pakistan, İran, Mısır gibi Müslüman ülkelerin yöneticileri, Çin’in pazarladığı ekonomik projelere karşısında kendi bağımsızlıklarının anahtarını Pekin’e gönüllü olarak verdi.

Ancak, Amerika’da hem hükümetin hem de muhalif başkan adayı Joe Biden’ın Çin’in yaptıklarına ses çıkarması diğer ülkeler tarafından örnek alınması gerekirken bir çok ülkede yönetimler halktan gelen tepkileri yok sayıp Komünist dikta ile işbirliği yapmaya devam etti. İktidardaki partilerin yanı sıra muhalefetteki partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve her ülkenin kanaat önderlerinin, hem çeşitli raporlarda hem de kamptan kurtulanların anlattıkları ile belgelenen bu soykırıma karşı ‘artık yeter’ demesinin zamanı geldi. Aksi takdirde Uygur toplumu ve diğer Müslüman topluluklar yok edildikten sonra ‘bir daha asla’ diyerek verilen sözlerin yerine getirilmediği görülecektir.