Toplama kampları ile Uyguların ekonomik gücü de yok ediliyor!

Toplama kampları ile Uyguların ekonomik gücü de yok ediliyor!

(Asım YILMAZ)

Bugün İpek Yolu denildiğinde birçok insanın aklına bir dönem dünyanın en önemli ticaret yollarından biri olduğu gelir. Çin’den başlayıp Anadolu topraklarına uzanan bu yolun en önemli kısmının Türkistan toprakları içerisinde yer aldığı ise pek hatırlanmaz maalesef. Tıpkı bugün Uygur halkının yaşadıkları zulmün, Müslüman devletler de dahil olmak üzere birçok toplumun gündeminde yer almaması gibi. Bu durumu avantaja dönüştüren Komünist Yönetim, İpek Yolunu yeniden canlandırmak için gündeme getirdiği ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ projesini adım adım yürütürken, karşısına engel olarak çıkan Uygur halkını ortadan kaldırmak için her türlü acımasızlığa imza atıyor. Milyonlarca Müslüman Uygur Türkünü toplama kamplarına atan Pekin Yönetimi, onlardan geriye kalan işyerlerini, ticaret merkezlerinin Han Çinlilerince el konulmasına yol açıyor. Bu nedenle kamplara gönderilenler arasında çok sayıda Uygur iş adamının bulunması bir tesadüf değil. Komünist Partinin amacı, dilini, dinini, kültürünü yok etmeye çalıştığı Uygur halkının ekonomik olarak da çaresiz bırakmak.

Çin Komünist Partisi’nin, Amerika Birleşik Devletleri’ne alternatif olmak üzere Dünya ekonomisinde yeni bir güç merkezini kurma hedefi herkes tarafından bilinen bir gerçek. Kendi ülkesinden başlayıp tarihi İpek Yolu güzergahını temel alarak, Asya’dan Avrupa’ya Afrika’ya kadar uzanan, onlarca ülkenin dahil olduğu global sistem kurmayı hedefliyor Pekin Yönetimi. Ancak bu sistemin önündeki en büyük engel projenin en önemli ayağının Doğu Türkistan topraklarından geçmesi. Bu nedenle, sadece dini ve kültürel anlamda değil ekonomik anlamda da tehdit olarak gördüğü Uygur halkının ekonomisini yok etmek için her türlü baskı ve zulmü yapıyor. Council on Foreign Relations tarafından yapılan çalışmada da ele alındığı üzere, bölgedeki en önemli kömür ve doğal gaz rezervleri Doğu Türkistan’da yani onların tanımlaması ile Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde. Bu kaynakları rahatça sömürebilmesi için Uygur halkının asimile edilip bölgenin nüfus yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Diğer yandan, bölgenin ekonomik gelişmesi ve ilerlemesinde oraya son dönemde yerleşmek üzere gönderilen Han Çinlilerine orantısız destek verilirken, Doğu Türkistan halkı marjinalize edilmeye çalışılıyor.

Dünya kamuoyu, Çin’e toplama kamplarına dair sorular sorduğunda, Pekin Yönetimi’nin cevabı ‘bu kamplar eğitim merkezi’ oluyor her zaman. Ancak, son yıllara kadar Doğu Türkistan ekonomisini ayakta tutan işletmelerin sahiplerinin ‘sözde eğitim’ kamplarına gönderilmesi, Komünist Parti’nin amaçlarından birinin de Uygur ekonomisini çökertmek olduğunu gösteriyor. Örnek, olarak Kaşgar bölgesinin önde gelen iş adamları, Abduljelil Hajim, Ghenji Haji, Mehmet Tursun Haji ve İmin Hajim, 2017 yılının Mayıs ayında kamplara gönderildi. Bu dört iş adamına 8 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verildi. Suçları ise sadece tabi oldukları İslam dinini gereklerini yerine getirmek, yani namaz kılmak, hacca gitmek gibi ibadetleri ifa etmek. Aynı yılın Nisan ayında tutuklanıp kampa gönderilen bir başka iş adamı da Yaqup Rozi idi. Kırgızistan ile iş yapan Rozi, yaptığı rutin seyahatlerden döndüğünde önce gözaltına alınıp serbest bırakılmış sonra da gece yarısı evi basılarak kampa gönderilmişti. Rozi, 2018 yılının Aralık ayında toplama kampında hayatını kaybetti.

Komünist Parti, Uygur iş adamlarını kampa göndermekle kalmıyor, iş için ülke dışında bulunanların da Doğu Türkistan’daki bütün varlıklarına el koyup hesaplarını donduruyor. Ayrıca, sözünün geçtiği Pakistan gibi ülkelerde de Uygurların hesaplarını dondurtuyor. Maalesef, aynı zamanda Müslüman bir devlet olduğu söylenen Pakistan, Çin’le yaptığı ticaret anlaşmalarının bedelini başta iş adamları olmak üzere diğer Uyguları, geri göndererek ödüyor. Çin’e gönderilmek üzere iken Katar’dan Amerika’ya gelen ve iltica talebinde bulunan Ablikim Yusup, “Pakistan’daki ve Bank of China’daki banka hesaplarımı dondurdular” diyerek Pekin yönetiminin uzun kollarına işaret ediyor.

Bu noktada dikkat çeken bir başka husus ise, 2013 yılında ilk kez duyurulan Bir Kuşak Bir Yol projesinin uluslararası alanda destek toplamak için hızlandırılmaya başlandığı 2017 yılından itibaren Uygur iş adamlarına yapılan baskının artması. Bu yıla kadar Uygur iş adamlarının başta Türkiye olmak üzere hem Asya hem de Ortadoğu’daki ülkelerle ticaret yapmalarına izin veriyordu. Ancak ilk uluslararası zirvenin yapıldığı o yıldan sonra, yurt dışına gidip gelen iş adamlarının pasaportlarına el konuldu ve birçoğu toplama kamplarına gönderiliyor. Bunun neticesinde de Doğu Türkistanlılara ait şirketler ya iflas ediyor veya bölgeye sonradan yerleştirilen Hanlıların eline geçmesi sağlanıyor. Bir yandan geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeleri borç kapanı ile kendisine köle eden Çin, diğer yandan da Uygur topraklarında sermaye transferi yapıyor.