Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türkleri 1949 yılından beri Çin Halk Cumhuriyeti’nin işgali altında zulüm görüyor. Dünya bugüne kadar Uygur halkının maruz kaldığı soykırıma yeterince ses çıkarmadı, görmezden geldi. Diğer ülkeler Çin’in ‘ekonomik menfaatleri’ karşısında kulaklarını tıkadıkça Pekin Yönetimi, emperyal hedeflerini sürdürmeye devam etti. Çin’in insan haklarına saygısının olmadığı ve muhalif kesimleri susturmak için her şeyi yapabileceği son olarak Hong Kong’da görüldü. Geçen aylarda Hong Kong’da başlayan hükümet karşıtı ve demokrasi yanlısı protestoları bastırmak ve orayı tamamen kontrol altına almak için Pekin Hükümeti yeni bir yasa hazırladığı duyuruldu. Çin, Hong Kong’da kendince tanımladığı ‘ulusal güvenlik kanunlarını’ düzenlemek için vites büyütmeye karar verdi ve ‘mükemmel bir yasal düzenleme yapacağını dünyaya ilan etti.
Pekin hükümetinin bu adımı Hong Kong’da demokrasi yanlılarının susturulması hatta onların ‘ulusal güvenliğe tehdit’ gerekçesi ile tutuklanıp götürülmesini sağlayacak bir sistem öngörüyor. Tıpkı Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da yaptığı gibi. Müslüman Uygur Türklerini yok etmek adına her türlü soykırım suçlarını işleyen Pekin Yönetimi, binlerce toplama kampı inşa edip milyonlarca Uygur’u oralara göndermeye devam ediyor. Uygur ailelerini parçalayan ve çocuklarını alıp yetimhanelere gönderen, kadrolu akrabalarla Doğu Türkistanlı aileleri kuşatan ve orada sanal bir hapishane inşa eden Çin, değil demokratik bir gösteri, herkesi potansiyel düşman gören bir sistem uyguluyor.
Doğu Türkistan’da Uygurları toplama kamplarına gönderme gerekçelerinden biri onların yurt dışı ile irtibatlı olmasıydı. Çin aynı şeyi şimdi Hong Kong için yapıyor, Ulusal Halk Kongresi’nin bu hafta yayınlamayı düşündüğü yeni yasal düzenlemenin özü de Hong Kong’da demokrasi karşıtlarının diğer ülkelerden destek alması ve protestolara batılı devletlerin destek vermesi. Hong Kong’u Çin hükümetine devredilmesinden sonra kurulan ‘Bir Devlet İki Sistem’ uygulamasını bu şekilde çöpe atacak olan Pekin Yönetimi, yeni kanuni düzenlemeyi merkezi hükümette alıp doğrudan Hong Kong yasalarına eklemeyi ve uygulamaya koymayı hedefliyor. South China Morning Post gazetesinin haberine göre yeni yasa tasarısı, merkezi hükümete karşı yapılan demokrasi yanlısı gösterileri ‘terör eylemleri’ olarak tanımlayacak ve gösterilere katılanları ‘terörist’ ve ‘yıkıcı’ olarak görecek. Bu tanımlama akıllara Doğu Türkistan halkına sadece dini ibadetlerini yerine getirdikleri için ‘aşırılıkçı ve ayrılıkçı’ denilmesini getiriyor.
Çin’in Hong Kong’daki İrtibat Bürosu Direktörü Lou Huining, hükümet karşı gruplara yönelik ‘dış müdahale, bağımsızlık yanlısı güçler ve radikal şiddetle mücadele etmek için ulusal güvenlik yasalının çıkarılması gerektiğini duyurmuştu. Pekin yönetiminin Hong Kong’un kendi başına bu yasayı çıkaramayacağına inandığı için böyle bir adım attığı belirtiliyor. Çin hükümeti daha önce de böyle bir yasa çıkarmayı ve Hong Kong’de uygulamayı 2003 yılında denemiş ancak büyük protestolar neticesinde geri adım atmıştı. Pekin yönetimi bunu yapabilmek için Hong Kong’un kendi yasalarında bulunan yerel hükümetin gerekli görmesi durumunda Çin Merkezi hükümetini yıkma, isyana teşvik vatan ihanete karşı kanunlar çıkarmasını öneren maddesini manivela olarak kullanılacağı belirtiliyor. Halbuki Hong Kong’daki geçen aylarda yapılan protestoların hükümeti yıkma veya isyan gibi amaçları bulunmuyordu. Demokrasi yanlıları, tutukluların ana karaya iade edilmesine ilişkin yasaları protesto etmiş ve yeniden bir seçim istemişlerdi. Bu seçimlerin sonucunda demokrasi yanlılarının kazanacağı tahmin ediliyordu. Ancak burada Çin yine bir kurnazlık yaparak, kendi ülkesinden çıkan virüs nedeniyle protestoların durmasını fırsat bilip perde arkasında birçok adım attı. Orada bazı muhalifleri tutuklayıp götüren Çin yönetimi son darbeyi vurmak için de böyle bir yasayı çıkarmayı düşünüyor.
Özgür Asya Radyosu’na açıklamalarda bulunan Hong Kong’daki demokrasi yanlısı aktivistlerden Joshua Wong, orada yeni bir Tianmen yaşanmasının olasılığına dikkat çekiyor. Bu yasanın Pekin tarafından doğrudan yürürlüğe konulması ile yasal anlamda Çin’in kendisine yeni bir arka kapı aralayacağını ifade eden Wong, “Bundan sonra merkezi hükümet kendi istediği yasaları doğrudan yürürlüğe sokmak için yeni bir mekanizma oluşturacak” diyor. Amerikan Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Senatör Ted Kruz, Pekin’in bu planlarının kabul edilemez olduğunu ve tersine çevrilmezse Amerika’nın politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Hong Kong’da yaşanan süreç bir kez daha ortaya koymuştur ki, bugün Çin Halk Cumhuriyeti bütün dünyanın benimsediği evrensel hukuk ve demokrasi kurallarını hiçe sayıyor, tıpkı Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerine yönelik soykırım suçlarını işlemesi gibi. Dünyanın yeni süper gücü olmak isteyen Çin hükümeti kendi ülkesini demir yumrukla yönetiyor. Hem batılı hem de Müslüman ülkeleri de bugüne kadar ekonomik vaatlerle yaptıklarına göz yumduran Çin yönetimine artık dur denilmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.