Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslüman Uygur Türkü, Kazak ve diğer Müslümanlar toplama kamplarına gönderildi. Kamplarda kalanlara her türlü işkence yapıldı, zorla dinlerinden, dillerinden ve kültürlerinden vazgeçmeleri istendi. Kamplardan kurtulup bu zulmü dünyaya duyuran isimlerden Sayragul Sauytbay Komünist diktanın Doğu Türkistan’daki soykırımını Alexandra Cavelius ile birlikte ‘Kilit Tanık’ adıyla kitaplaştırdı. Almanca basılan ve yayılan kitap büyük yankı uyandırdı.
Bugüne kadar ilk defa gün yüzüne çıkan detayların yer aldığı kitapta, Çin’in kurduğu totaliter gözetleme sistemine dayalı baskıcı yönetimin nasıl bir soykırıma yol açtığı anlatıldı. Kampta kaldıktan sonra oradan kaçmayı başaran Kazak kökenli Sayragul Sauytbay, oradaki hapishane hayatına dair raporları da kamuoyuna duyurdu. China-Cables adıyla yayınlanan dokümanlarda milyonlarca Uygur’un kamplarda yaşadıkları işkenceler anlatılıyordu. Sauytbay, Uygur halkının sesi olmak amacıyla yaşadıklarının hepsini kitap haline getirdi. Kitap, kamplardaki zalim sistemi anlatmanın yanı sıra Doğu Türkistan’ın komünist diktatörlük tarafından nasıl yönetildiğini ortaya koydu.
Kitapta, Çin Komünist Partisi’nin 11 Eylül saldırılarından sonra ‘terörle savaş’ argümanını Doğu Türkistan topraklarında Müslüman halka nasıl yansıttığını gösterdi. Komünist Dikta, Müslüman olmayı terörist olmak ile eşit saydı ve Uygurlar, Kazaklar ve diğer Müslüman topluluklar ‘devlet düşmanı’ ilan edildi. Devletin bu baskısı nedeniyle Uygurların ve Kazakların diğer Çinlilerle irtibatı koparıldı ve izole edildi. Daha sonra bazı Çinliler, Müslümanlar aleyhine casusluk yapmaya başladı. Hayatın her alanında baskı gittikçe arttı hatta çocuklara kadar indi. Sayragul Sauytbay’ın 3 yaşındaki oğlunun ana okulunda Kazakça konuşmasın diye ağzı koli bandı ile kapatıldı. Doğu Türkistan sokaklarında neredeyse her yüz metrede bir güvenlik noktaları kurulmaya başlandı. Bu güvenlik noktalarından geçenlerin kimlikleri sürekli kontrol edildi.
Sayragul Sauytbay, hem Çince, hem Kazakça konuştuğu için kamplarda öğretmen olarak görevlendirildi. Mavi pantolon ve gömlek giyen 56 kişinin bulunduğu sınıfa girdiğinde ayaklarından zincirlenmiş grup ayağa kalktı ve ‘Hazırız’ diye bağırdı. Hepsinin saçları kazınmış, açlıktan ölecek kadar zayıflamışlardı. İki silahlı güvenlik görevlisinin arasında kara tahta önünde bir şeyler anlatmaya çalıştı. Kamplarda kalan herkes için sadece 1 metrekarelik alan tahsil edilmişti. Dip dibe uyuyor yüzlerce insan tek bir lavaboyu kullanıyordu. Sayragul Sauytbay da hata yaptığı gerekçesi ile hapse gönderildi ve orada işkence gördü. Yaşadıkları anlatılamayacak kadar ağırdı. Bir süre sonra kamplarda kurtulmayı başaran Sauytbay, Çin zulmünün özellikle de kadınların maruz kaldığı işkenceleri dünyaya duyurmak için mücadele etti. Bu mücadelesi nedeniyle bu yıl Amerika’da ‘Yılın Cesur Kadınları’ ödülünü aldı. Almanya’ya yerleşen Sauytbay yaşadıklarını kitaplaştırırken, Çin’in yaptığı soykırımı dünyaya duyurmaya devam edeceğini vurguladı.