Avustralya’nın ‘Mercatornet’ adlı web sitesinde yer alan bir raporda, Uygur nüfusunun son üç yılda önemli ölçüde azaldığı, ancak dünyanın Doğu Türkistan’ındaki demografik değişiklik yani nüfus katliamına göz yumduğu belirtildi. Rapor, Doğu Türkistan’ın 2017’den önce Çin’deki eyaletlerle karşılaştırıldığında en yüksek doğum oranına sahip olmasına rağmen, 2017’den itibaren bir yıl içinde en düşük doğum oranına sahip bölge haline geldiğini kaydetti.
Nüfustaki değişikliğin, Doğu Türkistan’da kampların kurulmasıyla başladığını vurgulayan raporda, 2017’de bölgede yüzde 15.88 olan doğum oranın (1000 Kişide), 2018’de üçte birinden daha fazla bir düşüşle yüzde 10.69 olduğu ve yıllık doğal nüfus artış oranının (1000 Kişide) yüzde 11.40’tan yüzde 6.13’e düştüğü, nüfustaki bu düşüşün 2019’a kadar devam ettiği yer alıyor.
Raporda yine 2017 yılında bölgede 330.000 ile 345.000 arasında bebeğin doğduğu ve 2019’da bu sayının 205.000’e düştüğü, böylece 2019 yılında doğum oranının yüzde 8,14 olarak Çin’deki eyaletlerle karşılaştırıldığında en düşük doğum oranı haline geldiği belirtiliyor. Uzmanlar, toplama kampları ve aile planlamasının Uygur nüfusunun keskin düşüş yaşamasında önemli bir rol oynadığını vurgulamaktadır.
Uygurlarla ilgili çalışma yapan ve ABD’de Komünizm Kurbanları Anıtı Derneği’nde bir araştırmacı olan Adrian Zenz, “Bu, Doğu Türkistan’daki Uygurlar için çok anormal bir durum. Bunun iki ana faktörden kaynaklandığını düşünüyorum. Toplama kampları ve aile planlaması gibi faktörlerle ilişkili olabilir. Ancak toplama kamplarından dolayı olduğu ihtimali yüksektir” diye konuştu ve 2019’da Doğu Türkistan’daki durumlarda hiçbir gelişme olmadığından nüfusun devamlı azalma ihtimali olduğunu ifade etti.
Rapora göre, Hotan ve Kaşgar, Uygurların nüfus düşüşü en belirgin olan bölgelerdir. 2017 yılında Hotan’daki Uygur nüfusunda artış yüzde 3,1 iken, 2018’de yüzde 0,3 olmuş ve doğum oranı yüzde 16.3’den 8.6’e düşmüş durumdadır. Aynı şekilde Kaşgar’da yüzde 13 olan doğum oranı 2018’de yüzde 7.94’e düşmüş durumdadır.
Miami Üniversitesi’nde profesör olan Stanley Tups, 12 Mayıs’ta verdiği röportajda, Doğu Türkistan’daki ebeveynlerin birinin ya da her ikisinin kamplarda tutuklu kalması ve siyasi baskılar nedeniyle çocuk sahibi olamadıklarını ve böylece nüfus artışının azaldığını ifade etti. Tups sözlerine şöyle devam etti “Ancak, ebeveynler mevcut siyasi, ekonomik ve sosyal baskılar altında çocuk sahibi olma fırsatına sahip olsalar bile, çocuk doğurmayı bırakacaklar. Bu faktörler de nüfus artışı hızını etkileyecektir.” Tups yine nüfus artışını engelleyen bir diğer faktörün Uygur gençlerin çalıştırılmak üzere Çin’e gönderilmesi olduğunu, bunun gençlerin evlenme ve çocuk sahibi olma şansını azalttığını dile getirdi.
William Huang, “Dünya Doğu Türkistan’daki Demografik Katliama Göz Yumuyor” başlıklı raporunda yukarıdaki istatistiklerin kaynağını belirtmedi. O yine Uygurların doğum oranının daha önce nispeten istikrarlı olduğunu, doğum oranının her zaman nesil değişim oranından yüksek olduğunu ileri sürerek eskiden Uygur nüfusunun% 26’sının 14 yaşın altındaki çocukların oluşturduğunu, ancak Çin’de ise bu oranın sadece 13.5 olduğunu ifade etti.
Source: RFA. This news is translated by our website.